Her düzlüğe bir güneş doğar da, ya bu düzlük Eksi Bir'deyse?

 İstanbul'un kötü semtlerinin birinde büyümüş Uras, Selim ve Tibet'in, üniversite yıllarından sonra tekrar yollarının kesiştiği, saflıklarından, bulundukları ortamda başlarına olmadık şeylerin geldiği Eksi Bir'de, birbirlerine en çok ihtiyaç duydukları zamanlarda, hayallerinde kalmış aşklarına ve hayatlarında fısıltıdan ibaret olan ihanet ve cinayete daha önce hiç bu kadar yakın olmadılar.

 Uras'ın sakinliği, Tibet'in entrikaları ve Selim'in patavatsızlıkları onları oradan oraya sürüklese de, birbirlerine geçmişten bağlı bu üç arkadaş, her olayın üstesinden bir şekilde gelecekler mi?

(Tanıtım Bülteninden)

 Birlikte büyüyen üç arkadaşın hikayelerini okuyoruz Eksi Bir' de. Bir gün üçünün de yolları birleşiyor ve kimsenin aklının ucundan geçiremeyeceği şeyler yaşıyorlar. Aşk, entrika, ihanet, hayaller, karanlık yollar sadece hayatlarının şimdiki zamanında bu üç adamı bulmuyor. Hepsinin geçmişinde karanlık izler var. Hem de çok karanlık...

Farkındalığım,aptallığımdan hemen sonra oldu.

Zekice kurgulanan bir kitap. Elimden bırakmak istemedim ve çabucak okuyup bitirdim. İçinde öyle olaylar var ki bazen buz gibi donup kaldım, bazen ise umutlandım. Kitabın bir yerinde sanki aynı olayı iki kere tekrarladı ama güzeldi severek okudum. Herkese de tavsiye ederim...

Söylenişim, bir asalak oluşumdan değil; onun yüzüne her baktığımda, yeniden saldırma düşüncelerimi nasıl bitireceğim sorusunun olmayan yanıtlarınaydı.

Selam, ben Kira. Lise öğrencisiyim.
Birkaç sorunum var:
1. Ben bir vampirim.
2. Sınıf arkadaşlarımdan biri öldü. Boynunda diş izleriyle.
3. Ben yapmadım! (Yemin ederim.)
4. Kimse bana inanmıyor. Bu yüzden...
5. Katili bulmak zorundayım. Üç tane şüpheli buldum bile. (Hepsi birbirinden yakışıklı, hiç sormayın.)
6. Son olarak: Bunlardan bir tanesine çok fena âşık olmak üzereyim. Ama... Ya katil o ise?

Kitap kapağından ve arka kapaktan görüldüğü üzere yine bir vampir kitabı. Yani en sevdiğim kitap türlerinden biri. :)

 "Aksi kanıtlanana kadar masumdur kuralına ne oldu?"

"Bu kural, aynı suçu tekrar işleyenler için geçerli değil."

Kitaptaki kızımızın adı Kira. Kendisi lise öğrencisi ve bir vampir. Bir insanı ısırdığı için ailesiyle birlikte yeni bir şehre ve tabi ki okula taşınıyorlar. Burada da çok geçmeden bir çocuk okul bahçesinde ölü bulunuyor ve tabi ki boynunda vampir diş izleriyle...

Yalan söyleyerek, gizleyerek, kaçıp gerçeklerden kurtulmayı ümit ederek devam edemezsiniz.

 Tabi ailesi hemen Kira' dan şüpheleniyor. Evin reisi olarak tabir edilen baba Kira' yı 300 yıl boyunca tabuta kilitleyeceğini söylüyor. Buna karşılık Kira belirli bir gün içinde katili bulacağına dair söz veriyor.

Kira katili bulmaya çalışırken neler neler yaşar. Çok güldüm, bazen üzüldüm. İmkansızlık, aşk, korku, endişe, ergenlik...

Kalbim atıyor olsaydı, o an durabilirdi.

Velhasılı sıradan bir ergen vampir kitabı olsa da gayet akıcı ve eğlenceliydi...

Benim Adım Lucy BARTON BKM Kitap indiriminde 3 TL' ya aldığım bir kitap. İndirimde bir sürü kitap vardı ve ben bazılarını aldım.

Ancak başkalarının sanki korkudan tamamen bağımsızlarmış gibi güvenle kaldırımda yürüdüklerinde gördüğündeyse, başkalarının nasıl olduğunu bilmediğimi fark ediyorum. Hayatın büyük kısmı spekülasyon gibi geliyor.

Sefalet içinde büyüyen bir kadın Lucy BARTON...  Sefaletin ona verdikleri ve ondan aldıkları...

Benim Adım Lucy BARTON, Lucy' nin çocukluğunda yaşadıklarını, Lucy'nin iç ve dış dünyasını okuyuculara sergiliyor. Lucy sefalet içinde büyümüştür. Onu asıl kıran, döken parçalayan fakirlik değil çevresindeki insanların ona karşı olan tutumlarıdır. Çünkü okulundaki kendi yaşıtlarındaki arkadaşları dahi ona iyi davranmamışlar tam tersi onu hor görüp dışlamışlardır.

Kitapta Lucy' nin üniversiteyi kazanır ve New York'a yerleşir. Evlenir çocukları olur. Bir şekilde uzun bir süre hastane odasında kalır ve anılarını hatırlamasıyla biz de onun geçmişini bir nebze öğreniriz. Yıllardır görmediği annesi de gelir onun yanına. Aralarında çocukluğunda tanıdığı insanların şu anda ne durumda olduklarını, başlarından neler geçtiğini konuşurlar.

Ancak kitaplar bana bir şeyler sağlıyordu. Benim için önemli olan buydu. Kendimi daha az yalnız hissetmemi sağlıyorlarlardı. Benim için önemli olan buydu. Diyordum ki kendi kendime : Yazacağım ve insanlar kendilerini daha az yalnız hissedecekler!

Yalnızlığından kurtulma çabasıyla kitaplara sığınıyor Lucy. Bu da ona iyi geliyor. İnsanların sevgisizliğini hatta ailesinin ona karşı sevgisizliğini unutmaya çalışıyor.

Yazacağım ve insanlar kendilerini daha az yalnız hissedecekler!

Sonlara doğru biraz bana sıkıcı gelse de gün içinde boş bulduğunuz zamanlarda hızlıca okup bitirebileceğiniz bir kitap...

Lawrence BLOCK' un yazdığı Suikast romanı okuyanları eğlendirirken, okumayanlar için ise bir şey kaybettirmeyecek bir kitap. Suikast zaman zaman eğlendiriyor, zaman zaman ise telaşa düşürüyor. Aşk, güven, sabır, intikam, yalnızlık hangi duyguyu ararsanız bu kitapta bulabilirsiniz.

Kitapta olaylar emekli olmak üzere olan bir tetikçinin başından geçiyor. Pul koleksiyoncusu olan düşünceli ve kibar bir tetikçiyle karşılaşıyoruz. John KELLER tam da emekli olacakken hiç reddedemeyeceği bir iş teklifi alır. Son bir iş. Üstelik ücreti de önceden hesabına yatmıştır, rakamı da gayet iyidir. Sonuç olarak işi kabul eder ama bu iş Keller' in başına öyle çoraplar açar ki!

Birisi çıkıp da sebebini sorarsa, uzun hikaye diyorum. Zaten kime uzun hikaye dediysem, gülümseyerek konuyu kapattı.

 Bazı şeyleri olduğu gibi kabul etmek gerekir.

 Birdenbire ikisini de hayatından çıkarması ve bir daha asla onları düşünmemesi mümkün değildi. Ara ara hatırlıyor ve ilk günkü acıyı hissedebiliyordu. Fakat zamanla daha az aklına gelmeye başladı ve hatırladığında hissettiği acı azaldı. Hiç unutmadı ama eskisi gibi de etkilenmedi.

 Aslında yaşananları unutmaya çalışmanın hiçbir faydası yoktu. Her şey zamanla düzene giriyor ve anılar yerine oturuyordu.

Okumayanların bir şey kaybetmeyeceği ama okuyanların da zevk alacağı bir kitap Tetikçi. Okurken  olayları ve sonunun ne olacağını tahmin etsem de eğlendim ve bana gayet akıcı geldi. Güzel bir polisiye/ gerilim kitabı.

Marvel'in en sıradışı karakterlerinden biri olan Dr Strange bizi harika bir maceraya sürüklüyor. Dr Strange'nin konusu, Dr Strange muhteşem görsel efektler ve başarılı karakterleriyle bizi ekrana yapıştırıyor. Filmde evrenler, evrenler arası seyahat, mistik yolculuk, büyü gibi birçok ilginçlikler var. Görselleri çok hızlı olsa da izleyicinin hoşuna gidiyor. Konusunu sevenlerin izlediğinde çok beğeneceği bir film Marvel'in Dr Strange'si...

Dr Strange, filmin adından da anlaşılacağı üzere cerrahi operasyonlarda çok başarılı olan bir doktordur. Kimsenin başaramayacağı ameliyatlarda el becerisi ve hızlı zekası sayesinde üstün çıkar. Ancak gün gelir bütün yeteneği bir trafik kazası sonucunda yok olur. Kazanın ardından gözlerini açtığında hastanededir ve hastane yatağında ellerini hiç kullanamayacak bir haldedir. Böylece doktorluğu bırakmak zorunda kalsa da umudunu asla yitirmez.

Hayatını başarıya adayanlar için kaybetmek kolay değildir. Strange de kaybettiğini kabullenemez. Ellerini tekrar kullanıp ameliyatlarda başarılı olmak için her türlü yolu dener. Fizik tedaviler ellerini bir nebze iyileştirse de asla ameliyatlara katılmasına yardımcı olmaz. Bambaşka tedaviler ellerini kullanmasına yardımcı olamazken Dr Strange Tibet'te bir büyücüyle tanışır ve kendi tedavisini ararken aradığının kat kat fazlasıyla karşılaşır.

Son çare olarak Kamar- Taj'a gider ve burada bir iyileşme merkeziyle karşılaşır. Gördükleri onu şok eder. Artık, 'Gerçeğin ne olduğunu' sorgulamaya başlar. Bir taraftan ellerini kullanabilmek için savaşırken kendini öğrenme azmiyle mistik güçlerde usta biri haline gelmiş olarak bulur ve yeni bir şey öğrenir. Kamar Taj sadece bir iyileştirme merkezi değildir. Burası ayrıca Dünya'yı karanlık güçlerden koruyan bir savunma merkezidir.

Severek izleyeceğiniz harika bir film Dr Strange. Şimdiden iyi seyirler... :)

Imdb: 8.3
Vizyon Tarihi: 4 Kasım 2016
Yapımı: 2016- ABD
Tür: Bilim Kurgu, Aksiyon, Fantastik, Macera
Süre: 115 Dakika
Yönetmen: Scott Derricson
Oyuncular: Benedict Cumberbatch, Chiwetel Ejiofor, Rachel McAdams, Tilda Swinton, Benedict Wong
Senaryo:Thomas Dean Donnelly, Joshua Oppenheimer
Yapımcı: Stan Lee, Kevin Feige
Diğer Adı: Dr. Strange

Annabelle ve ailesi Nantucket isimli bir adaya tatil yapmaya giderler. Annabelle yazarlığa, gizeme meraklı hayal kurmayı seven bir kızdır. Ailesiyle adadaki eve girdikleri anda bile o evde bir şeyler olduğunu hisseder. Ardından olağanüstü olaylar yaşamaya başlar ama bunları hayal gücünün ürünü olduğunu düşünür.

Adada birkaç arkadaş edindikten sonra olaylar daha ilgi çekici bir hal almaya başlar.

Ben böyle başrolde gençlerin olduğu hayaletli- maceralı filmleri severim ama bu filmi sevemedim. Zar zor izledim, o da sırf yorumlamak için... Umarım siz izlediyseniz beğenmiştirsiniz. Kendinize iyi bakın... ☺

Yapım: 2016 ABD
Tür: Aile, Gizem, Macera
Süre: 92 Dakika
Yönetmen: Paul Madison

Tomorrowland, bittikten sonra bizi düşünmeye sevk ediyor. Hep yarının dünyasının üstün teknolojiyle donatılmış ve insanların hem konforlu hem de rahat yaşamaları için her türlü hizmetin yapıldığı bir yer olarak düşünüyoruz ama ya böyle olmazsa? Savaşlar, açlık, kıtlık ve bir anda yokoluşun olduğu bir yarının dünyasıyla karşılaşırsak. İşte filmin konusu ve asıl vermek istediği mesaj bu. Yokolmakta olan Dünya hayallerle, rüyalarla, inkarlarla, bürokrasi ve tembellikle düzeaktilemez. Ancak fedakarlıkla, zekayla, yaratıcılıkla, gerçekten istemekle düzeltilebilir.

Eskiden çok zeki bir çocuk olan Frank ve yine çok zeki, teknolojiye aşırı meraklı olan Casey 'Yarının Dünyası' için savaşıyor. Macera ve bilimkurgu filmlerini seviyorsanız bence bu filmi de seveceksiniz.

Çok uzun süreli bir film olduğu için bir zamandan sonra sıkılabiliyorsunuz. Brad Bird'ün inanılmaz filmi. Oyunculuk, hayal gücü, efektler, müzik bence macera filmlerini sevenler mutlaka izlemeli.

Vizyon: 22 Mayıs 2015
Süre: 2 Saat 10 Dakika
Tür: Bilimkurgu, Macera
Ülke: ABD

1996 yılından bir film Kasırga. Daha önce de bir kez izlemiştim. Bu tarz filmleri severim ve ismini görünce izlediğimi hatırlamadan filmi açsam da hemencecik izlediğimi hatırladım. Fakat yine de izlemeye devam ettim.



Kasırga gibi felaketli filmlerde genellikle hayatta kalma mücadelesi yer alıyor. Bu filmde durum daha farklıydı. Bir grup bilim adamı kasırganın geleceğini 2- 3 dakika önceden tahmin etmeye çalışıyorlar ama işleri hiç de kolay değil adeta kasırgalarla savaşıyorlar.

Bence 1996'ya göre çok güzel bir film. Tabi ki eksik yönleri var ama kurgusu, oyuncuları gayet güzel. Bazı yerlerde macera, aksiyon ve heyecan yavaşlasa da genel olarak tatmin ediyor. Özellikle Helen Hunt'un oyunculuğuna söylenecek bir şey yok. Bazı sahneleri ise abartı buldum ama izlerken pek de sıkmıyor. Kısacası bu filmin bende ayrı bir yeri var.

Yapım: 1996
Yönetmen: Jan de Bont
Tür: Macera, Aksiyon, Dram, Gerilim
Ülke: ABD
Süre: 113 Dakika

Yaşanan birçok felaket sonucunda dünyadaki doğal kaynaklar azalıyor ve ülke liderleri bu duruma bir çözüm bulmaya çabalıyor. Bazı ülkeler en yaşlıları feda ederken bazıları ise doğumu sıkı kontrol altına alıyor. Amerika'nın Kansas eyaletinde ise durum çok daha farklı, ülke liderlerinin amacı zeki insanları yaşatıp ülkeyi zekası daha düşük olanlardan arındırmak.


Okullarda maskeli polisler yer alıyor ve adeta robotlaşmışlar. Küçük büyük bütún öğrenciler zor sınavlardan geçiyor ve kalanlar anında sınıftan zorla götürülüyor. Bu öğrencilerin akıbeti ailelerine bile söylenmiyor. Bir arındırma başlatılıyor.

Filmde kısaca bir sınav gününde neler yaşandığı anlatılıyor. Sisteme karşı gelen başkanın oğlu ve çok zeki olduğu halde arındırmaya itilen bir kız bütün her şeyi tersine çeviriyor.

Ülkenin nüfusunu azaltmak zorunda kalsanız siz ne yapardınız? Kurgusu muhteşem olsa da kısalığından olsa gerek bir kitabın özeti hissi verdi bana. Filmin devamı gelirse bence çok güzel olur. Sanki gerçek hayattaki eğitim sistemi eleştirilmiş, ya sizce?

Yapım: 2016 ABD
Tür: Gerilim
Süre: 90 Dakika
Yönetmen: Michael J. Gallaher

Samantha adındaki çağrı görevlisi telefonda zor durumda olan insanlarla konuşup onları sakinleştirmeye çalışır. O da geçmişinde çok zor günler yaşamıştır.

Sürekli çağrı merkezini arayıp sadece Samantha'yla konuşan bir adam vardır ve çağrı merkezindeki herkes onun sesinden ürkmektedir. Bir gün Samantha çağrı merkezindeki işini bırakmaya karar verir ve o adam bunu öğrendiğinde çıldırır. İnsanlara iyilikle yaklaşan Samantha'yı artık sıkıntılı saatler bekliyordur.

Devil May Call, gerilim ve korku filmi. Pek korkunç olmasa da gerilim filmi olmasının hakkını veriyor. Küçük bir mekanda yaşanan olaylar sizi heyecanlandırmayı başarıyor. Samantha karakterini çok sevdim, rolünü güzel oynuyor. Asansöre binmeyi sevmeyen biri olarak asansör sahnelerini sevdim. Filmin sonunda verilen mesaj için ise bu film izlenebilir.

Türü: 2013 Filmleri, Gerilim Filmleri, Korku Filmleri
Yapım Yılı: 2013
Ülke: ABD, Tayland
Yönetmen: Jason Cuadrado
IMDM Puanı: 4.4
Süre: 84 Dakika